piatok 29. októbra 2021

Tuna Nehri’nde güzel – Bratislava 2

 


Bir önceki yazıda, Bratislava'nın en dominant yapıları hakkında bahsettik. Bu bölümde Bratislava'yı tanımaya devam edeceğiz. Çoğunlukta Bratislava'nın eski kent bölgesinde dolaşacağız.

St. Elisabeth Kilisesi yada Mavi kilise olarak da bilinen kilise, 1907 yılında Pittel ve Brausewetter şirketi tarafından inşa edilmiş. Çok hoş bir kilisedir. Yapı için o dönemde kullanılan özel materyal olan concrete (çimento) kullanılmış. Girişin üzerinde İtalyan mozağinden yapılan koruyucu Azize St. Elisabeth var. Kilisenin orgu, Bratislava şirketi Schonhoffer tarafından yapılmış. Mavi kilisede çok güzel ve romantik düğünler olur.

Mavi kilise (kaynak: İnstagram #bratislava_)

Bratislava'nın diğer önemli yerine yaklaşıyoruz. Ana meydan, geçmişte çok fazla farklı ismi barındırdı. En önemli yapılar Eski Belediye Binası (14. yy) ve Roland'ın çeşmesidir (16. yy). Renessans çeşmesi, Bratislava'nın en eski çeşmelerinden biridir. Maximilian II. taç giymesi sırasında şehirde yangın çıktı. Kral Maximilian II., şehirde çeşmeye ihtiyaç duydu için, şehrinin dört bir yanında su depoları kurdu ve yıl boyunca depolara su getirildi. Dünümüzde kış dönemiinde (1 Aralıktan 24 Aralığa kadar) Noel pazaları kuruluyor. Kar yağıyor. Noel şarkıları söyleniyor. Etrafında ev yapımı yiyecek ve içecekler kokuyor. Arkadaşlarla el yapımı hediyeler bakıp Neol atmosferinin tadını çıkarıyorsunuz.

Bratislava'nın Ana meydanı (Kaynak: İnstagram #bratislava_)

Michal'ının kapısı, geçmişte bir asma köprüsü olan, dört şehir kapısından geriye tek kalandır. 14. yüzyılda inşa edilen kapının kulası, Peter Eller tarafından 18. yüzyılda barok şekli verilmiş ve St. Michal'ın heykeli yapılmıştır. 51 metre yüksekliğinden Bratislaba'ya öyle bir manzarası var ki onu görmek gerekir. Kule, künümüzde Tarihsel silah müzesine dönüştürüldü. Kapının altında, Avrupa ve dünya başkentlerinin Bratislava'ya olan mesafeleri km olarak gösterilir. Örneğin - İstanbul'a 1231 km uyaklıkla olduğu yazar.

İstanbul'a yürürken yolda bir kanaldan çıkan heykeli görebilirsiniz. Çumil heykeli, bronzdan yapılan Bratislava'daki en ünlü heykellerden birisidir. Neykeltraş, akademik ressam ve grafik sanatçısı Viktor Hulik eseri 1997 yılında yaptı. Çumil bir asker değil, o Bratislava'daki meraklı bir adamdır. Onun ile fotoğraf çekmeyen bir turist, Bratislava'ya gelmeyen sayılır.

Çumil heykeli

1291 yılında Bratislava'ya Ondrej III., şehre ayrıcalık ve adalet idaresi hakkı verdi. Şehir, topraklarında işlenen suçları yargılama yetkisine sahipti. Farklı tarihte çeşitli cinayetler için çeşitli ceza teknikleri uygulanıyordu. Cellat'ın evi, 1963 yılından beri Milli kültürel anıtı olarak Baştova sokağındadır. 18. yüzyılın 2. yarısından itibaren bu evde kent cellatı yaşıyordu.

Bu korkutucu bilgiden alışveriş bize iyi gelir. Obchodna (ticaret) caddesinde çeşitli dükkanlar bulabilirsiniz. İtanbul'daki İstiklal caddesine benziyor ama Avrupa tarzında çok işlevli bir sokak. Caddenin ortasından tranvay da geçiyor.

Cumhurbaşkanlığı sarayı, 1761 yılında Kont Anton Grassalkovich (avukat, daha sonra Macaristan Kraliyet Odası Başkanı) tarafından inşa edildi. 20 yüzyılın kırklarının ilk yarısında, Emil Belluş'un tasarımına göre, saray Slovak Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının kullanımı için düzetilmiş. Ama günümüzde sarayda sadece Slovak Cumgurbaşkanı ile özel toplantılar yapılıyor. Sarayın arka tarfından Cumhurbaşkanlığının geniş bahçesine giriş var. Bahçede koltukta otururken şehirde olduğuğunuzu çok kolay unutabilirsiniz. 1978'de Hayattan zevk adlı üç kadınlı bir çeşme de bahçeye gömmüldü. Cumhurbaşkanlığı saryının ön tarfını, 1982 yılından itibaren Barişin gezegeni isimli çeşme ile süslenir. Üç tür malzemeden (granit, bazalt fayans ve paslanmaz çelik) oluşan çeşmesi, havuz ortasındaki gezegen üerindeki güverçinler, barış simgesini yansıtır.


Cumhurbaşkanlığı saarayı

Bu kadar çok gezmekten sonra enerji doldurmak için Ana tren istasiyomum tam karşisinda Cinka palacinka dükkanını tavsiye ederim. Hem tuzlu hem de tatlı şekilde işleri doldurulmuş, çok çeşitli krepler burada yapılıyor.

Biraz tepeye çıkmamız gerekiyor. Slavin, II. Dünya Savaşı sırasında çldürülen Sovyet askerleri için bir anıttır. 1957-1960 yılları arasında inşa edilen anıt üst bölgesinde, Slovak heykeltraş ALexander Trizuljak tarafından yapılan, bayrak yüksellten bir Sovyet askerin, 7 metrelik bir heykeli var. Anıttan Bratislava şehrine çok güzel manzara olsun diye, Calvary kilisesinin kulesi kaldırıldı.

Slavin (Kaynak: İnstagram #bratislava_)

Olananüstü bir bina olan Slovak radyosu'na geldik. 1983 yılında ters bir piramit şeklinde çelikten inşa edilmiştir. Binanda geniş iç mekanlar, mükemmel bir konser salonı ve iyi donanımlı kayıt stüdyoları bulunmaktadır. Slovakya'nın en büyük organlarından biri de ordadır. Binanın, yerden antenin tepesine kadar olan toplam yüksekliği 80 metredir. Sosyal binalar kategorisinde Slovakya'da yüzyılın unvanını almıştı.

Slovak radyosu (Kaynak: İnstagram #bratislava_)

Janko Kral Parkı 1774-1776 yıllar arasında kuruldu. Bratislava'daki en eski kamu parkı ve şimdiye kadarki en eski Orta Avrupa parklarından biridir. Merkezinde tanınmış milliyetçi ve yazar Janko Kral'ın heykeli bulunur. Park, taşkın yatağının orman alanında, Tuna Nehri'nin sağ kıyısında Eski ve Yeni köprü arasında kurulmuştur. Park kademeli olarak değiştirildi. Günümüzdeki formu 1839 yılında beri korunmuştur. 42 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Kültürel ve tarih festivali Bratislava Muharebesi Janko Kral Parkında sonbaharda gerçekleşiyor. Programın ana kısmı, 1620 yılında olan savaşın yeniden yaşatılması. Parkın yeşilik ve gölgelik alanları sadece yürüş ve dinlenmek için mükemmel bir yer değil, aktif insanlar için de koşu, bisiklet yada paten alanıdır.


Bratisla gerçekten güzeldir.






















pondelok 18. októbra 2021

Tuna Nehri’nde güzel – Bratislava.

 


Slovak Başkenti.

Bratislava orta Avrupa'da Tuna Nehri üzerinde oturuyor. 2. yüzyıl M.Ö. Keltler yerleşti. Sonra Romanlar geldi. Ulusların büyük göçünden sonra Slavlar Büyük Moravya İmparatorluğu'nu kurdu. 907 yılında bugüne, Bratislava kale hakkında ilk yazılı anıt kaldı. Bratislava'nın eski ismi Preşpork'tu.


10. yüzyılın sonunda Macaristan Krallığı kuruldu ve Bratislava onun bir parçası oldu. 1405 tarihli Kral Sigismund'un karanamesine dayanarak, Bratislava, krallığın en önmeli şehirleri arasında yer aldı ve o zamandan beri özgür kraliyet şehirleri olarak anıldı. 1436'da Kral Sigismund, Bratislava'ya kendi arması ve mevcut sembölünü gümüş kuleler ve şehir duvarlarında düşen bir ızgara şeklinde kullanma hakkı veren bir belge yayınladı.

Resim: Şehrinin sembölü


Bratislava Kale, 15. yüzyılda eskisinden daha küçük yapı olarak yeniden yapıldı. 18. yüzyılda da barok yapısı Fransız bahçeler ile doldu ama 1811 yılında yangın bütün kaleyi tahrip etti. 20. yüzyılda yeniden yapıldı ve günümüzde tarihi müze oldu. Kalenin taç giyme kulesinde taç mücevherleri muhafaza ediliyordu.

Bratislava Kale


2008 yılında kalenin avlusunda arkeolojik kazıları yeniden başladı (önce 1958 yılında). Belediye aynı yerde park yeri inşa etmek kararı verdi. Park yeri inşa edildi. Ama onun altında 1. yüzyıl M.Ö. Roma döneminden kazılar için büyük bir salon da yapılmış. 2001 yılından beri kalenin açık hava avlusunda Yaz Shakespear Festivali oluyor.

Bratislava kaleye gitmek bir sebep daha: Harika manzara!

Bratislava kalesinin karşısında Kutsal Martin Katedral parlıyor. 1452 yılında kutsatmış ve 1510 tamalamış gotik yapı, 18. ve 19. yüzyılda şekil olarak düzenlenmiş. 25 Haziran 1741 bu katedralde Macar Kraliçe Maria Terezia Habsburg taç giymiş. Sunağın sol tarafında bir altın tabloda Kutsal Martin Katedralde taç giyen krallardan bir listesi var. 19. yüzyılda Ludwig van Beethoven ve Franz List kendi eserleri yine bu katedralde seslendiriyordu. 


 
foto: Kutsal Martin Katedral

Katedralin gizemli bir yeraltı bölümü var. Mezarlık olan yerde mezarlarda önemli rahipler sonsuza dek dinleniyorlar. Bazen bu bölüm halka açılıyor. Ama orda size bir soğukluk dokunuyor ve zaman durmuş gibi hissediyorsunuz. Bunu ordaki ruhlar mı yapıyor? Bilemiyoruz..

Katedrale yakın olan Hviezdoslav Meydanı'nda Slovak Milli Tiyatro var. Burada, tarihi binanın yanı sıra yeni binalar da var. İkisi de opera binası. Bale ve tiyatro sahneleniyor.

foto: Slovak Milli Tiyatrosu (tarihli binası)

Aynı bölgede Köprü SNP (Slovak Ulusal ayaklanması) üzerine muhteşem bir yapı yapılmış. Ufo ismi olan gözetleme kulesi ve aynı zamanda lokanta. 1967 - 1972 yılları arasında inşa edilmiş. Asansörle bir dakika olmadan çıkabilirsiniz. Spor yapmak isteyenleriyse 430 basamak bekliyor! Lokanta 95 metre yükseklikte yer alıyor. Ufo, en küçük eser olan Word Federation of Great Towers'a ait.

foto: Ufo lokantası

Bu kadar gezmekten ve lezzetli yemekten sonra bir şey tatlı olması gerek. Enerji doldurmak için Bratislava kafesinde en lezzetli sıcak çikolata hazırlanıyor. Gerçekten bir çikolata, kakao gibi değil.

Şehirde daha fazla dolaşmak isteyenler kırmızı trene binebilirler. Yada gemi ile Tuna nehrinde romantik ve canlı müzik gruplarla dinleyebilirler. Yada Eurovea'da (alışveriş merkezi) alışverişten sonra Tuna nehri yanındaki cafelerde veya çimde oturup Bratislava'nın güzeliğinin tadımı çıkabilirler.

foto: Alışveriş merkezi, yanındaki yeşil alanı ve Tuna nehri

P.S.: Bratislava bu kadar küçük değil, diğer bir bölümü daha hak ediyor! İki de olur.. Başka zamanda ;D


























piatok 16. apríla 2021

Tarihi, büyük aşk hikayesi ve dram – Trençin Kale

 Slovakya’da çok fazla kaleler ve şatolar var.  Slovakya'daki en çok gezilen kalelerden Trençin kale bir tanesidir. Bayramlarda çok kalabalık olabilir.


Trençin kale, kaynak: #hradtrencin - İnstagram

Trençin kale nerde?

Kale Slovakya’nın kuzey batı (Povazie) bölgesinde Trençin şehrindedir. Ülkemizde bu şehir en eski üç şehirden birisidir. Şehrin ortasında Vah nehri akmaktadır. Bu şehirde çok fazla kilise ve Yahudi sinagog dışında Roma Yazısı, Cellat evi ve Veba sütunu görebilirsiniz.

Kale altındaki kayada Romanlar 179 yılında bir yazısı bıraktılar. Roma lejyonu o zamandaki Laugaricio yerleşmede kış geçirdiler. Kayada ne yazdılar merak ediyorsunuz? ‘’İmparatorlar ve Laugaricio merkezli ordunun 855 asker sayısındaki zaferi II Lejyon, M. V. Maximianus, Legate II Yardımcı Lejyon tarafından yapılmıştır’’.

Günümüzde bu yazı hala aynı kayada duruyor sadece bu meşhur kaya etrafında bir hotel inşa edilmişti. Hotelin ismi Elizabeth ve içeri gidip yazı bakabilirsiniz.


Roma yazısı
(https://visit.trencin.sk/rimsky-napis-na-hradnej-skale/)   


Şehir merkezinden kaleye doğru yürürken hem Cellat evi hem de Veba sütunu görebilirsiniz.

Cellat evi, orijinal görünümünü koruyan Trençin’deki bu tipteki tek Rönesans binasıdır. Yaklaşık 1607 yılında bir taş binası olarak inşa edilmiş ve neyse ki herhangi bir önemli rekonstrüksiyondan etkilenmemiştir. Ahşap bir sundurmalı tipik bir şehir evi karakterine sahiptir. Ev, yaşam alanına, üretim bölümüne ve mutfağa bölündü.

Günümüzde burda üç küçük sergi görebilirsiniz. Biri, şehirli bir cellatın işini ve mesleğini dikkat çekiyor. Bir sonraki odada bireysel konular, Trençin ve çevresinde loncaların faaliyetlerini ve el sanatları geleneğini sunar. Son koleksiyon Kasaba halkının barınma, hijyen ve yaşamını ortaya çıkarıyor.

 
Cellat'ın evi

Geçmişte de çeşitli Slovak şehirlerde büyük ölçekli salgınlar oluyordu. Yaz, 1710 yılında veba salgından dolayı, Trençin şehirin üzgün bir dönemdi. Şehir ortasındaki Kutsal Üçlü veba sütunu 4 tarafından dualar kaplıyor. Veba sütunu 1712’de Kont Mikulaş İlleshazy tarafından inşa edilmişti. Tüm yapının onarımı 1977 ve 1978 yılları arasında yapılmıştı.


Trençin şehirde Veba sütunu (foto: abfoto)

Kalenin kısa tarihi

Akdeniz bölgesini, Baltıklar ve kuzey Avrupa’ya bağlayan eski ticaret yolları Trençin’in ve tüm Povazie’nin tarafından korunmasıö baskın özelliktir. Büyük Moravya döneminde bugünkü kalenin yerinde surlarla çevrili bir koy duruyordu. Günümüzdeki kale 11. yüzyılda sınır kalesi olarak inşa edilmiş. Günümüzde binaların eski alanlarında sergi ve Trençin Müzesi’nin çeşitli maruziyet konaklandı.

Kale serbest ya da rehberle gezdirebilirsiniz. birinci katta Ludovit’in sarayı, Barbora’nın sarayı ve rotunda görebilirsiniz. Gotik bir yapısı olan Ludovit’in sarayı, günümüzdeki görüntüne 20 yüzyılın ikinci yarısında düzenlendi. Sarayda 17’ci yüzyıldan 19’cu yüzyıla kadar tarihi dönem mobilyalarının yeni kurulmuş bir sergisi var. Barbora’nın sarayında ilk odası bütün kalede en büyük odasıdır. Diğer odalar yaşam alanı olarak hizmet verdiler.

 
Baroba'nın sarayında yenilendi bir oda,
kaynak: #hradtrencin - İnstagram

Benzersiz bir dört apsisli kat planı olan rotunda, Trençin rotunda’yı Slovakya’daki şimdiye kadar bilinen tüm merkezi binalardan ayırır.

16. yüzyılın birinci yarısından kalan kışlayı ziyaret edebilirsiniz. Eğer gezmekte devam ederseniz, kıtlıkta ortaçağ işkence aletlerinin kopyaları içeren bir sergi görüp Trençin şehrinin tarihinin haksız fiil hukuk hakkında bilgi alabilirsiniz.

Matuş’un kulesi, Trençin kalesi’nin baskın özelliğidir. 11. yüzyılı sonunda Romanesk tarzında inşa edilmiş ve 1270 civarında bir tuğla örtü ile çevrip Gotik tarzda düzenlenmiştir. Şapel, yapının özel kutsal yapılarından biridir. Dekorasyon, Gotik figürlü fresklerden oluşuyordu. Şapelin ana altarın tabanının altında küçük bir kript (mezar odası) var.

Yaz kulesi, 1‘ci kat sayesinde şapelin önünde bulunan yazlık terasasıyla bağlanıldı.

Alt avlu, birkaç sene önce hakla açıktı ama günümüzde Trençin şehrini ve çevresinin eşsiz manzaralarını için de ödemesi gerek. Eski zamanlarda top kalesi, Vah’dan geçen köprüleri korumuştur. Korona virüsten önce düğün törenleri, tören etkinlikleri ve ara sıra sergiler için kullanılmıştır.

Top kalesine kısa mesafede, Türk genç Ömer’in güzel Fatima’ya olan sevgisinin efsanesinin bağlı olduğu bir aşk kuyusu var.


Aşk hikayesi

Fatima, kale lordu Ştefan Zapolsky’nin tutsağıydı ve paşa Omar’ın onu kurtarması için Trençin Kalesi’ndeki sert kayaya kuyu kazması gerekiyordu (Kalede su olmadığı için çevrimdeki köylerden hizmetçiler su getiriyorlardı. Savaş zamanında kale susuz kalabilirdi). Arkadaşlarıyla birlikte üç yıl boyumca kazıldıktan sonra nihayet başardı.


Aşk kuyu
https://sk.wikipedia.org/wiki/Studna_lasky 
   

Omar, Zapolsky’ya ilk bardak suyu şu sözlerle uzattı: Zapolsky’nın suyunuz var ama kalbin yok. Omar serbest bırakılan Fatima’yı kaleden at sırtında taşırken, peçesi bir kuş burnu çalısına takıldı. Bu yer Zavoj (Peçe) olarak adlandırılan. Trençin’deki en eski hanlardan biri burası, bugün Fatima restoranını olarak bulacaksınız.

            Trençin müzesinde zamandan zamana maalesef bazı eserler kayboluyor. Büyük ihtimalde onları Omar kendi intikamı olarak alıyor..

Kuyu hikayesi gerçek değil. 1530’ların başlarında, kalenin Habsburg garnizonun askerleri ve kalenin tebaası onu kazmaya başladı. Neredeyse 40 yıl sürdü. Kuyu inşaatı Alexei I. Turzo’nun palatine altında tamamlandı. Kuyunun derinliği yaklaşık 80 metredir, ancak yeraltı suyu değil yağmur suyudur.

            Kaleye evcil hayvanları da getirebiliriz, sadece mayıs ve ağustos aylar arasında yasakları var. O dönemde kalede şahinin performansların gerçekleşiyor.

            Kalenin yan tarafında güzel bir park yürüş için uygundur. Şu anda sadece virüs bitip kalenin açılmasını bekliyoruz.

Trençin kale, kaynak: #balazovic.lubos - İnstagram